"Türkiye bir hukuk devleti değildir"
Buradan başlamalı bence Türkiye'yi anlamaya çalışmaya.
"Sıfırlamak" lazım. Resetlemek şart.
Zorlandığımız yer burası. Anlayamadığımız yer. Ne kadar çalışırsak çalışalım idrak edemediğimiz konu bu: "Türkiye bir hukuk devleti DEĞİLDİR".
Aksini iddia etmek, aksine inanmak havalıdır. "Türkiye bir hukuk devletidir" demek iyi hissettirir insana kendini. Kendini alman, belçikalı, isveçli filan sanırsın.
Herkes,hayatının bir döneminde, sarışın olmak ister!
Lakin bu "Türkiye-Hukuk" ilişkileri yumağı, dev bir yanılgı, çok sistematik bir dolandırıcılıktır ülkemizde. Zira Türkiye bir hukuk devleti değildir. Tıpkı bir futbol ülkesi olmadığı gibi. Türkiye, "bir futboldan başka bir şeyin olmadığı ülkesidir" sadece.
Kağıt üzerinde, otobüsler, platformlar,tişörtler üzerinde,mitinglerde, herkesin aynı fikirde olduğu tartışma programlarında; yani şekerim, teoride evet; Türkiye bir hukuk devletidir. Ama teori dediğin şey uzaktır biraz insana. Gerçeğe uzak olduğu kadar uzaktır.
Bence bu "GERÇEKLİK BOMBASINI" birimizin, ya da belki de hepimizin ülkemizin üzerine atması lazım.
Bu bombadan yaralanmadan hatta ölmeden bu bomba yüzünden, yükün altında kalmadan öğrenemeyeceğiz.
Biz evde tüm hazırlığımızı, "Türkiye bir hukuk devletidir" dolandırıcılığı üzerine yapıyoruz. Sonra sokağa bir çıkıyoruz...
Bizim elimizde bir silindir var; fakat biz bu silindiri bir kare delikten geçirmeye çabalıyoruz.
Haliyle zorlanıyoruz. Sadece biz de zorlanmıyoruz. Silindir zorlanıyor, delik zorlanıyor...
Üzülüyoruz. Düşünüyoruz. Düşlüyoruz.
Türkiyeyi anlamaya çalışırken geçirdiğin zamanı düşünsene?
Kaç tane başka ülke anlardın o kadar zamanda?
Zorlanıyoruz.
Zihnimizdeki, ruhumuzdaki, moralimizdeki, canımızdaki kızarıklıklar hep bundan. Tahriş oluyoruz.
Bu yüzden işte; her şeye en baştan başlamalıyız.
Hukuk Devletini yeniden icat etmeliyiz.
1. ders: HUKUK DEVLETİNE GİRİŞ & KARŞILAŞTIRMALI HUKUK DEVLETİ
Perşembe, Nisan 03, 2014
Salı, Nisan 01, 2014
APTAL OLMA HAKKI
Geç mi kaldım acaba? Vaktim yok mu artık?
Aptal olmak için geç mi kaldım? salaklaşmak için vaktim yok mu?
30 mart mıydı son başvuru tarihi?
Aptal olmak, salak olmak benim de hakkım! Ben çok mu mutluyum böyle sanıyorsun?
Her şeyi "mesele" yaparken, umursarken, başkasının derdini sahiplenirken yorulmadım mı sence ben?
Yoruldum valla.
Tanımadığım insanlar için, görmediğim şehirler, kasabalar, köyler için dertlenirken yoruldum.
Tarih umursayan insanlarla dolu. Mühim insanlarla! Umursayan insan, mühim insandır. Oysa ben mühim filan da değilim. Herhangi biriyim. Tarih beni yazmaz mesela. Yazsa, ne yazacak ki zaten? Kısa yazar yazarsa da. Şöyle bir geçer üzerimden. Kabaca. Üzerimde durmaz. Basar geçer.
Başkasına faydam var mı, yok mu; onu dahi bilmiyorum çünkü ben.
İçim dışım "#" oldu.
Hiç değilse unutkan olmak için bir şans verin bana da!
"Unutkan" olmamanın, olamamanın günahı çokmuş. Lanetliymiş hiç unutmayanlar. Lanetmiş unutamamak.
Gerçeğe sırt çevirmek, sonra yalana yürümek lazımmış. Arkaya hiç bakmadan; hafızayı arkada bırakarak. Hafiften ıslık çalarak belki.
O "YENİ ÜLKEDE" bana da yer bulamaz mıyız? Bir kişiyim ben artık. Bencil, benci bir kişi.
İstenirse burcumu da bırakırım. Gerekirse koç burcu da olmam artık. Yeni biriyim ben. Yeni bir kimlik, yeni bir yüz, yeni bir algı vermezler mi bana da orada?
Yok mu bir "SALAK KORUMA PROGRAMI"?
Tek başımayım şimdi. Ailemi, arkadaşlarımı, ülkemi, mahallemi arkada bıraktım.
Hafızamın yanına!
Yeni biri olmak istiyorum. Aptal, salak ama mutlu biri. Duyularımı inkar ederek yaşamak istiyorum ben de. Görmeyeyim istiyorum.
Ama kör olmadan.
Duymamak istiyorum.
Ama sağır olmadan.
"cahil şımarıklığı" diyorum ben buna.
Ben de şımarmak istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
Çok mu geç kaldım aptal olmak için?
Aptal olmak için geç mi kaldım? salaklaşmak için vaktim yok mu?
30 mart mıydı son başvuru tarihi?
Aptal olmak, salak olmak benim de hakkım! Ben çok mu mutluyum böyle sanıyorsun?
Her şeyi "mesele" yaparken, umursarken, başkasının derdini sahiplenirken yorulmadım mı sence ben?
Yoruldum valla.
Tanımadığım insanlar için, görmediğim şehirler, kasabalar, köyler için dertlenirken yoruldum.
Tarih umursayan insanlarla dolu. Mühim insanlarla! Umursayan insan, mühim insandır. Oysa ben mühim filan da değilim. Herhangi biriyim. Tarih beni yazmaz mesela. Yazsa, ne yazacak ki zaten? Kısa yazar yazarsa da. Şöyle bir geçer üzerimden. Kabaca. Üzerimde durmaz. Basar geçer.
Başkasına faydam var mı, yok mu; onu dahi bilmiyorum çünkü ben.
İçim dışım "#" oldu.
Hiç değilse unutkan olmak için bir şans verin bana da!
"Unutkan" olmamanın, olamamanın günahı çokmuş. Lanetliymiş hiç unutmayanlar. Lanetmiş unutamamak.
Gerçeğe sırt çevirmek, sonra yalana yürümek lazımmış. Arkaya hiç bakmadan; hafızayı arkada bırakarak. Hafiften ıslık çalarak belki.
O "YENİ ÜLKEDE" bana da yer bulamaz mıyız? Bir kişiyim ben artık. Bencil, benci bir kişi.
İstenirse burcumu da bırakırım. Gerekirse koç burcu da olmam artık. Yeni biriyim ben. Yeni bir kimlik, yeni bir yüz, yeni bir algı vermezler mi bana da orada?
Yok mu bir "SALAK KORUMA PROGRAMI"?
Tek başımayım şimdi. Ailemi, arkadaşlarımı, ülkemi, mahallemi arkada bıraktım.
Hafızamın yanına!
Yeni biri olmak istiyorum. Aptal, salak ama mutlu biri. Duyularımı inkar ederek yaşamak istiyorum ben de. Görmeyeyim istiyorum.
Ama kör olmadan.
Duymamak istiyorum.
Ama sağır olmadan.
"cahil şımarıklığı" diyorum ben buna.
Ben de şımarmak istiyorum. Çok şey mi istiyorum?
Çok mu geç kaldım aptal olmak için?