İnsan ya topraktı ya da maymun. Önce hiç yoktu. Sonra çok oldu. Abarttı.
Yapıyor insan bunu, abartıyor.
Yazı yazdı insan, tarih başladı.
Her şeyi yazı yaptı. Her şeyi yazdı.
Kimi destan yazdı,kimi masal.
Çok güzel kadınlar vardı.Çok güçlü adamlar.Şanssız çocuklar.Hep insan yazılmadı ama sadece insan yazdı.
İnsan yazan bir hayvandır!
Bazıları hayvanları konuşturdu, bazıları kendinden başka kimseyi konuşturmadı.
Filozoflar yazar oldu,yazılanlar felsefe.
Yazılanlar müzik oldu sonra,şarkı dendi yazıya. Büyükleri oldu yazanların. Çok büyükleri! Kafiyesiz yazamadı kimileri. Her şey hakkında,herkes hakkında yazıldı. Yazılmayan kalmadı. Yine de her gün yeni şeyler yazıldı.
Kırılmayan kalp,girilmeyen ev, söylenmeyen yalan kalmadı.
Üzülen anneler,çaresiz babalar. Okurken zevk alınan cinayetler oldu. Heyecanlandıran hastalıklar. Koktu bazı yazılanlar; yaktı. Kan ter içinde kaldılar yazarken. Kan ter içinde seviştiler yazılanlarda. Dövüştüler. Sövdüler. Dünyayı değiştirdiler.
Bazı şeyler hep aynı kaldı.
Yaktılar yazanları diri diri. Bazen yazılanları yakmakla yetindiler. Okumak-yazmak günah dediler.Sevabı-günahı yazıdan öğrendiler,okuyarak bildiler.
Yazdı diye,yazıyor diye,yazar diye çok sevdiği ülkesinden kovdular,mezar taşına 'en büyük sendin' yazdılar. Uzaya çok önce gittiler yazarak,denizin altındaki dünyayı çok önce keşfettiler.Taşa yazdı bazıları,bazıları ağaca! Her şey bir mağara duvarında başladı. O mağaranın sahiplerini kimse tanımadı. Dinozorlar bir anda yok oldu,yazı binlerce yıl kaldı. Uzaydan geldiler,yerden bittiler. Kutsal oldu bazı yazılanlar. 'Onları insan yazmadı!' dediler. Geleceği bildiler. Gelecekten bildirdiler.
Her şeyi yazı başlattı.
Her şeyi yazı bitirdi.
Anlaştırdı,barıştırdı. Bir anda savaştırdı. Yazı en büyük icat oldu,insan en büyük mucit.
Ben de insanım,ben de yazıyorum. Benden yazıyorum,senden yazıyorum,ondan-bundan yazıyorum. Bana kadar yazıyorum,sana kadar geliyor. Köprüler kuruyorum, sonra yakıyorum hepsini.Oyun oynuyorum yazarken. Yine de ben de bir bedel ödüyorum. Dantel işliyorum,taş yontuyorum yazarak. Kendimle satranç oynuyorum.
Hep ben kazanıyorum.Hep ben kaybediyorum.
Yazmak bana sonsuzluğu veriyor. Ben ona ne veriyorum bilmiyorum.
Ben de abartıyorum.
Hem yaratıcıyım yazarken,hem kul. Hem tapılıyorum hem tapıyorum. Çoğu zaman kendimi kurban ediyorum.Çok tanrılı,tek tanrılı oluyorum.
Kaç kişinin günahını taşıyorum?
Ölümlü olduğumu çok hissediyorum yazarken. Hiç ölmeyeceğim sanıyorum yazıyla.
Kimse okumaz nasılsa diye yazıyorum,herkes okusun istiyorum.
Yazmak hayali bir arkadaşım benim. Düşman olduğumuz da oluyor.
Kendime bile söyleyemediklerimi yazıyorum.
Okurken şaşırıyorum. Utanıyorum. Ne dersem yapıyor,ne istersem oluyor. Bir bakıyorum,en istemediğim orada;en çok kaçmak istediğim karşımda ...
Yazarken kaçamıyorum hiç .
En çok da yazarken kaçıyorum.
Hiç bilmediğim yerlere gidiyorum. Haritasız...pusulasız...
Yazmak hatırlamaktır hatırlatırken.
Kurtulmak için hiç bir şey yapmıyorum yazmaktan başka. Kurtarılmayı beklemiyorum. Kurtarmak de için yazmıyorum. Ben kimim ki?
Yazmadan da duramıyorum. Geçer belki. Hiç sanmıyorum! Geçsin istemiyorum.Ya geçerse diyorum? Tedirgin oluyorum. Hemen bir şeyler yazıyorum. Ne olursa! Canımı yakıyor yazmak.Belki ben de başkalarının canını yakıyorumdur. Özür dilerim onlardan, kendimden.
Bile bile yazıyorum;inadına,acımadan.
Yazı peşime takılıyor. Nereye gitsem benimle geliyor. Sadakatiyle büyülüyor. Yazı peşine takıyor. Nereye gitse,sürüklüyor. Meydan okuyor,tahrik ediyor,kıs kıs gülüyor! Herkese her şeyimi anlatıyor.Yüzüme vuruyor,gözüme bakıyor.Yalnızlığımı alıyor,yapayalnız bırakıyor.
İçimde bir canavar sanki...Etimle besleniyor! Kanımı içiyor! Kovuyorum,gitmiyor bazen hiç gelmiyor.
'Peri o !' diyenler var.
Periymiş...
Peri benim canıma okuyor!
Yazmak karıştırıyor beni. En çok da kafamı.
Her şeyi unutuyorum yazarken. Her şeyi hatırlatıyor. Şuurumu kaybediyor gibi oluyorum ama her şey de cam gibi!
İçimde geziyorum yazarken. Gezegen gezegen dolaşıyorum. Kapılar var. Bir sürü kapı.
Kapıları çalıyorum. Bazılarını çalıp ,kaçıyorum!
Hırsızlık yapıyorum. Kendimden çalıyorum. Kapılardan giriyorum. Beş dakka oturuyorum.
'Bişey içer misin?' diye sorana : 'Yok,ben şimdi kalkacağım' diyorum 'yolum uzun'. Çok kapı var. Hepsini açmıyorum. Hepsi açılmıyor, açtırmıyor kendini.
Yalnızım,korkuyorum.Üstelik herkes yanımda. Kilitliyorum bazılarını. Sıkı sıkı kilitliyorum. Anahtarları bende,anahtarları saklıyorum. Bir çekmecem var sanki. Ne koysam alıyor,ne arasam buluyorum.
Limanlar var yazarken. Utanmadan ağlıyorum. Kimi istersem özlüyorum. Denizatlarına biniyorum. Suda yürüyorum,ellerim cebimde...Şarkı da söylüyorum yürürken. Bir an da bir mezarlıktayım. İyi ki şarkı söylüyorum! Kimin mezarları bunlar? Beni kim çağırdı? Bana kim kızdı? Yanlış mı yaptım? Her şeyi mi yanlış yaptım?
Yazı gaddar. Yazmak çok tehlikeli. En dipte ne varsa buluyor. Bazen bana bile sormuyor,çıkarıyor. Önüme koyuyor. Bırakıp gidiyorum,döndüğümde bıraktığım yerde buluyorum. Bir zaman bir dönüyorum,gitmiş! Bağlar kuruyorum yazarken,ilişkiler yaşıyorum.
Kendimle kaç kere tanışıyorum bir bilsem...
Anlatamıyorum.
Zaten bir bilsem sana da anlatırım.
Bir bilsem...
En yeni şey bile eski oluveriyor yazdıktan sonra. Eskiler de yepyeni. Her şey karışıyor. Her şey duru kalıyor,elekten geçiyor. Elekte kalanlara vuruluyorum ben.
Yazmanın kendi adaleti var.Suçlu olduğum kadar masumum. Kendi günahı,kendi sevabı var. Yalıtkan değil, çoğu zaman çarpıyor. Bazen bütün elektriğini alıyor.
Piyano gibi tınlıyor,yanında sakin bir keman...
Bazen bir stadyum dolusu öfkeli adam!
İnsanlar ölmüyor,aşıklar ayrılmıyor,kimse aç kalmıyor.
Herkes ölüyor,aşıklar hiç kavuşamıyor,herkes aç kalıyor.
Her şeyi yazı yapıyor.
Yazıyorum mum ışığı oluyor,yazıyorum aydan görünüyor. Sarsılıyorum yazarken. Titreyerek yazıyorum. Bitkin düşüyorum. Çok üşüyorum. Yanıyorum.
Bir çelişki makinasıdır yazmak.
Kimse seni duymuyorken; bağırmak gibidir.
Belki biri duyar diye yazıyorum. Yazarken açılıyorum. Yazdıkça açılıyorum. Kendime bu kadar kapanırken bunu nasıl yapıyorum? Sorular soruyorum. Cevaplarından ödümün koptuğu sorular. Yumruk atıyorum yazarken. Yumrukla yazıyorum. Ellerim kanıyor. Kanla yazıyorum. Her kelime etime saplanıyor. Kafama sıkıyorum her kelimeyi.
Hiç ölmüyorum!
Öfkem geçiyor. Her şeyle,herkesle barışıyorum. Kendimden başlıyorum barışmaya. Dua ediyorum. Yakarıyorum yazıyla. İtiraf ediyorum. Doğruyu arıyorum bıkmadan. Belki hiç bulamam,belki çoktan buldum.
İçinden çıkamadığım oluyor,kaybediyorum.
Olsun!
Zaten kazanmak için de yazmıyorum. Hep kazanana hiç rastlamadım.
Yazarken akıyorum. Su Gibi!
Aziz oluyorum.Şeytan oluyorum.
Göl oluyorum sonra.
Pişman oluyorum.'Yazma bir daha!' diyorum .
İnsanlar kötü,acımazlar! 'Yaralarlar seni!' diyorum. Hiç yaralanmıyorum.
Dinlemiyorum hiç kendimi. Tutmuyorum. Yapamıyorum. Yapmıyorum.
Dönüp dolaşıyorum...yine yazıyorum.
sende noktalar var bende uc noktalar nokta koymuyrum kı her seferınde ne zamn kapandıgımı hatırlamayayım dıe ama hatırlanmıyor bırturlu zaten o zmnlar... ve ben 24lerdeyken kurdugun hayallerı hatırlıyrum kı kanaatkardın o zmn belkı de en buyuk sucu o zaman ısledın... yazı hırslandırır,suclandırır,kor eder ve ıstersın ki aslında senın yazdıgını senden bska kımse anlamasın ve eger bskası anlarsa senın degıldır yazı artık hele bırde senınle paylasılırsa... ııdır ama yazmak,ıkna olmak,gormek,kor olmak hatta bır daha okumamak kor gozlere ınat gordugunu bılerek kendını kor etmek...en acısı da olsa bunu bılmek ve hala gızlıden acı cekmek...
YanıtlaSilya yaz hepımız kor olalım yada aynı yerden olmasa da aynı yere bakmayı deneyelım bırde senın kalemınle...
blogu okuyacak, takip edecek, belki de en buyuk takipcisi olacagim; ama noktalama isaretlerinden sonra bosluk biraksan(iz), ne guzel olur. zaten yeterince zor oluyor ekrandan okumasi..
YanıtlaSilacaba kısa, öz, 4 satırdan oluşan bloglar yazılabılıyormu buraya .
YanıtlaSil