Bokstan çok şey öğrendim. Bir şeylere vurmak eğlenceliymiş. Bir şeylere doğru vurmak eğlenceliymiş.
Yumruğun da doğrusu, iyisi varmış. Doğrusunu, iyisini saklamayı öğrendim.
Beklemeyi öğrendim mesela. Doğru zamanı beklemeyi. Doğru zamanın geldiğini, aradaki farkı öğrendim.
Rahatlatıyormuş gerçekten bir yerlere vurmak. Yastıklara bağırmak gibi.
Gün içinde kaç kere dağıtmak istiyorsun birilerinin yüzünü? Doğru söyle?
Üzerine forklift sürmek istediğim insanlar benim de var. Ama sürmüyorum.
Kimsenin suratını da dağıtmadım epeydir. Zaten birine vurmaya başlarsam durmam kolay kolay bu aralar. Yere yatırırım onu mesela. Kollarını dizlerimin altına alırım.
Ve vurmaya başlarım.
Ellerimdeki kemikler acıyana kadar. Ellerim kan içinde kalana kadar. Vurmaktan yorulana kadar.
O ne hale gelir bu arada bilmiyorum. Ben ondan iyi durumda olurum sanırım.
Peki ya sonra? Sonra ne hissederim?
Geçince ne hissederim?
Bir şeylere vuruyorum o yüzden. Birilerine vurmamak için bir şeylere vuruyorum.
O vurduğum yerlerde kimleri, neleri görüyorum, bir bilsem.
Söyleyemem. Başım derde girer söylersem. Gördüklerimin hoşuna gitmez hiç bu. Onları, yumruk attığım yerde gördüğümü öğrenmek hoşlarına gitmez.
Kimin gider ki?
Dövüyorum onları. Dayak atıyorum onlara. Yorulana kadar dövüyorum. Ellerimde eldiven var.
Odaklanmasını seviyorum boksun. Bana karşı koyacak, bana geri yumruk atacak biriyle boks yapmadım henüz. Yapmayı da düşlemiyorum. Çok sevmekten korkuyorum bunu. Dayak yemekten korkttuğum kadar, çok sevmekten korkuyorum.
Canlandırabiliyorum ama. Karşımda canımı yakmak isteyen biri varmış gibi yapabiliyorum.
Zaten var!
Karşımda canımı yakmak isteyen biri, bir şey hep var.
O benim canımı yakmadan, ben onun canını yakmak istiyorum. Onu pişman etmek istiyorum. Bir daha böyle bir şeye kalkışmadan önce iyice düşünmesini sağlamaya çalışıyorum. Sağda solda anlatmasını istiyorum bunu...beni..
Söylesin istiyorum. Benden uzak durmaları gerektiğini söylesin onlara.
İntikam almak istediğim bir şeyler, zamanlar, yerler, insanlar olmaz olur mu? Var tabi. Herkesin vardır.
Sen artık vahşi birer hayvan olmadığımızı mı sanıyorsun yoksa?
Onlar bilir kendini. Kendilerini tanır onlar. Bana yaptıklarını, yapmadıklarını daha çok hatırlarlar.
Kötüler daha zor unutur. Unutmak istemezler çünkü. Unutmamaya gayret ederler.
Bokstan çok şey öğrendim.
Bütün vücudunu bir yerlere, bir şeylere vurmak için yönlendirmeyi, kendi içindeki o tuhaf uyumu kollamayı, beklemeyi sinsice, odaklanmayı, aynı saniyede saldırırken savunmada olmayı, ikisinin aslında bir tek şey olduğunu fark etmeyi, duygularını ortadan ikiye ayırabilmeyi, telaş etmenin ne kadar ölümcül olabileceğini, yine de hiç beklenmedik bir anda, hiç beklemediğin bir anda atağa geçmeye ne kadar hazır olduğunu, kendine şaşırırken, utanmadan korkarken, canın yanmasın isterken hala nasıl vazgeçmediğini öğrendim ben.
Bir şeylere vurmanın ne kadar güzel olabileceğini...
İnsanın en çok, saldırırken açık verdiğini öğrendim bir de. Saldırmanın o görkemine kapılırsa, tek düşündüğü şey saldırmak olursa, atmak istediği yumruktan başka bir şeyi hesaplamazsa ne kadar savunmasız kaldığını insanın öğrendim.
En tehlikeli şeyin gardının düşmesi olduğunu...
İnsanın tek bir yumrukla düşebildiğini...
Gardın düşer çünkü sen de düşersen. Gardının hali bozulur. Seni koruyamayacak hale gelir. İşini yapamaz. Hiçbir işe yaramaz kafanı karıştırmaktan başka.
Olmayan bir şeyin olduğunu sanarken yapıyoruz hataların çoğunu.
Olmayan şeylere güvenerek...
Güçsüzleşir. O güçsüzleşirken sen zayıflarsın.
Olmayan bir şeyin olduğunu sanarken yapıyoruz hataların çoğunu.
Sen yaparsın bunu. Kendine bunu sen yaparsın. En iyi arkadaşına bunu sen yapsın.
Açık verirsin!
Ve o yumruğu atamazsan, o yumruk hedefi bulmazsa...
İşte en ağır yumruğu o zaman yersin. Hiç beklemediğin anda yediğin yumruklar kadar fenası yoktur. Darmadağın olursun. Burnun, dudağın patlar. Elmacık kemiklerin parça parça olur.
Kibrin yapar bunu sana. Kibrini sen beslersin ama.
Bil kendini. Bunu öğrendim ben bokstan. Kendini tanı. Rakibini tanı. Nerede olduğunu, ne yaptığını bil. Birine, bir şeye saldıracaksan; çok iyi düşün. Çok iyi hazırlan bu saldırıya. Açık verme hiç.
Gardın düşmesin. Gardın düşerse, sen de düşersin.
Perişan olursun durduk yere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder