Süslenirsin. Çok da süslenmezsin. En azından çok süslenmemiş gibi yaparsın. Güzel kokmak istersin. Varsa şanslı donunu giyersin. Şanslı kravatını takarsın. Belki biraz dekolte! Her şeyi de açıkta bırakmazsın. Bir gizem mutlaka olmalı dersin.
Kendini kandırırsın. Her fırsatta kendini kandırırsın. Bunu kaçıncı kere yaptığını, kendini kaçıncı kere kandırdığını hatırlamazsın.
Bilirsin ama hatırlamazsın.
Banyoya gidersin. İki elini lavaboya dayarsın. Kafandaki, vücudundaki bütün ağırlığı kollarına verirsin. Lavabodan destek alırsın, üzerinden aynaya eğilirsin.
Ayna hala buğulu, az önce duş yaptın. Elinle silersin. Filmlerde çok olur bu.
Aynanın karşısında durup, kendine bakarsın.
Aynadakini sevmek zorundasın.
Dişlerini fırçalayıp fırçalamadığını unuttuğunu hatırlarsın. Bir daha fırçalarsın. Risk alamazsın. Hele bu gece hiç risk alamazsın.
Risk alamadığın diğer anları düşünürsün. Hep bir bahane bulduğunu fark edersin. Korkak olup olmadığını sorarsın kendine. Cevap vermezsin. Gözünü kaçırırsın aynadan. Artık bir cevap vermesen de olur gözünü kaçırdıktan sonra. Konuyu değiştirirsin. Değişmez aslında konu hiç.
Değiştirmek istediğin konu hiç değişmez!
Söyleyeceklerini düşünürsün. Ona söyleyeceklerini düşünürsün.
Söylemeyeceklerini daha çok düşünürsün.
Dua edersin. Keşke daha çok dua etseydim dersin.
Vücut dilini çalışırsın aynanın karşısında. Kendine bir gülümseme seçersin. Bir tane de yedek olsun istersin.
Telaşlısındır. Sakini oynarsın. Bunun için yeterince iyi misin peki? Sakini oynayabilir misin? Onu merak edersin. Çok güzel olsun istersin. O çok güzel olsun istersin. Ya çok güzel olursa diye de korkarsın. Belli etmek istemezsin. Evde dolanmaya başlarsın. Kalp atışlarını bastırsın diye müzik açarsın. Müziği duyamazsın.
Gözün saatte! Çıkman lazım. Geç kalamazsın. Onu bekletemezsin. Taksi çağırırsın. Tanıdığın taksi gelsin istersin. Kazanmaya erkenden başlamak istersin. En azından mor ışık olmasın takside dersin! Şoför çok konuşmasın istersin. Taksi kokmasın! Taksi beş dakikada gelir. Üç dakika geçer, evden çıkarsın. Bir dakika sokakta beklersin. Taksi gelir. Mor ışığı olur. Şoför çok konuşur. Taksi kokar.
Sen düşünürsün arkada...Durursun biraz...Hatırlamaya çalışırsın...
"Bu, hayatla kaçıncı randevum?"
Saatine bakarsın, ya gelmezse? Gelir ve sen bu mu dersin? Biz! Bizi yakıştıranlar. Bir, iki kadeh içilir biraz havadan sudan sözler. Dudak kenarlarına gözün kayar acaba gülebiliyor mu dersin? Hiç gülmüyor.
YanıtlaSilSaat geçer, bir karanlık randavu daha biter. Sen yine kendinlesin. Sıradaki gelsin. Mümkünse bu kez Sana benzemesin.
İnsan bu kadar mini minnacık bir konu için bu kadar kafayı yorabilirmi ya. Gidersin, uyar veya uymaz, basar gidersin. Yarın yine yeni bir gün, o an yaşadığına bak bence sadece başka düşünmeye gerek yokki. Varsın, bir an sonra yoksun belki bu yazı yayınlanırken. :DDDD Neden bu kadar kafayı yoruyorsunuzki? :D
YanıtlaSiltatlı
YanıtlaSil