Perşembe, Temmuz 17, 2014

KARANLIK BİR BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ

"Yeni Türkiye" nedir? Eskisine ne oldu?
"Yeni Türkiye" , bir çeşit itiraf olmasın? Bir çeşit kabul etme hali mi "Yeni Türkiye"?
Eski Türkiye'nin bittiği, yok olduğu, yok edildiği göz göre artık bu denli rahat ifade edilebiliyor mu?
İfade özgürlüğü çok temel bir ihtiyaç tabi.
Oksijen gibi.
Oksijenin söz,ses,yazı,film,belgesel,müzik,heykel,resim hali sanki.
Elbette ifade özgürlüğü olmadan yaşanır, bunu kabul ediyorum. Ben kimsenin "ifade özgürlüğü yetersizliğinden" öldüğünü duymadım.
Ama öldürülenler var!
Öldürenler olduğu sürece, öldürülenler olacak!
Kimse kendi kendine öldürülmez. Bir çeşit intihar değildir öldürülmek.
Birinin öldürülmesi için öldüren biri olmalı.
Var. Ne yazık ki var.
Bazen öldüren kişi, kendi kendine karar verir öldürmeye. Her şey bir anda olur. Herkes hata yapar. Bir hata bazen öldürür. En öldürücü hata da budur.
Bazen de, emri başkası verir.
Emri veren çoğu zaman, emri verdiğini kabul etmez.
Suçtur bu çünkü.
Ve çoğu zaman kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez. Normal suçlu tavrı, ruh hali budur.
"İTİRAF" bu yüzden çok kıymetli bir müessesedir. 
Az bulunur.
Tuhaf bir cesaret vardır itirafta. İtirafçı cesur insandır haklı olmasa da. Her cesur insan haklı değildir sonuçta.
Sadece "İTİRAFÇIDIR". Her itirafçı aferini hak etmez.
Suçun emrini vermek, yeşil ışık gibidir. Suçu harekete geçirir. Marş motoru gibidir. Aslen ilk gereken bu harekettir sadece. Gerisini suçlu, yani "EMRİ UYGULAYAN" halleder: Emri uygular.
Gerisi yokuş aşağı...
Gerisi ölüm...
Bazen de kabul eder "emri verdiğini" emri veren. Korkmadan, kimseden çekinmeden, vicdanı acımadan, kimseye acımadan...
Aksine gururla...
"DİK DURARAK"...
Gözleri çakmak çakmak...
Sözleri alev alev...
O konuşur; ülke yangın yeri olur.
Koca bir ülke "Madımak" olur. Koca bir ülke Sivas olur. Zaman durur.
1993 bugün!
"İfade özgürlüğünü" kullanır, ülke yanarken, o esnada; başka kimseye o özgürlüğü kullandırmayan.
Bencildir zaten. "Bütün özgürlükler benim olsun" ister. Bütün arsalar gibi.
Tek yönlü bir yoldur onun için "İfade özgürlüğü".
Bir tek ona açıktır. Herkese her yolu kapamıştır oysa.
"EMRİ VEREN" emri uygulayanın gölgesidir biri öldürülürken. Hemen oracıktadır. Olay mahallindedir.
Emri veren suça, suçlaya ortaktır.
Kimin payı daha çoktur peki?
Emri veren, azim ettirendir. Hedef gösteren, hedefi gösterendir. Suçun uygulanması için kronometreye basan, kronometreyi tutan, suçluyu finiş çizgisinde bekleyen de odur.
Karanlık bir beden öğretmeni gibi.
Bunlar suçtur. Her suçun bir karşılığı yok mudur peki?
İşte o; suçluya göre değişir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder