Hepsi başarılı insanlar. "İnsan" olarak başarılılar yani. En başarılımız Elif ama galiba.
Kanada vatandaşı oldu o. Kanada vatandaşı olup hepimize fark attı. Arayı kapatamayız. En azından buradan, arayı kapatamayız. "Gerçek vatandaşlığı" tadıyor şimdi. Ve çok beğeniyor. "Gerçek vatandaş" olduktan sonra, nerenin vatandaşı olduğun önemsiz. "Dünya vatandaşı" oluyorsun çünkü. Dünya en büyük ülke dünyada.
3 kişiler orada. Bir de Hakkı Bey var. O da iyi insan. Seviyor ablamı.
3 kişiler orada. Bir de Hakkı Bey var. O da iyi insan. Seviyor ablamı.
Artık başka bir yüzyılda yaşıyorlar. Hak ettikleri yüzyılda. Hak ettiğimiz yüzyılda.
Katlarımız, yatlarımız, arsalarımız, taksilerimiz, Üsküdar sahilinde büfelerimiz yok bizim.
Varsa da ben bilmiyorum.
Üstelik "Almancıyız".
Kirada oturduk "temelli" dönünce. Alman gibi yaşadık Almanya'da. 6 yaşıma geldiğimde, Paris'te duble yapmıştım. Karavanımız vardı. Altımız da sığardık.
Çok paramız olmadı hiç.
Mutlu çocukluklarımız oldu bizim. Mutlu anne baba gördük biz. Birbirini mutlu eden anne baba gördük. Dünyaları gezdiler beraber. Sevmezdi babam annemsizliği. Annemin de babam olmadan çok mutlu olduğunu sanmıyorum. En mutlu beraberkendi ikisi de.
97 yılında öldü biri. Annem sağ hala.
Annem bir kere yatmadı odasında, yatağında 97 yılından beri.
"Baban olmadan nasıl yatayım ben orada?" dedi ne zaman sorsak. Buruk, alışamamış gözlerle.
Sesi titrer bazen babamdan konuşurken. Biliyorum! Biz yokken ağlıyor.
Artık sormuyoruz. Annem hala salonda yatıyor.
Belki bundan evlenmiyorum ben. Belki onlara erişemem, bu tonu yakalayamam diye korkuyorum.
Abim yakaladı gerçi onları. Duygu seviyor abimi. Duygu'yu çok sevdik hemen. Zeynep çok güzel bir "proje" oldu.
Ben de ne noksansa, abimde hepsi fazla fazla. Bendekileri zaten var.
İdil sapasağlam. Bir savaşçı. Bir yandan da almanca öğretiyor. Eminim sadece almanca öğrenmiyorlar ondan. 2 güzel insan da o kattı bize.
Ben çok şey öğreniyorum hepsinden. Babamdan hala öğreniyorum. Aklıma geldikçe babam, öğreniyorum ben. Öğretiyor babam hala. Güneş sistemini tencere tavalarla anlattığı, takla atmayı evin salonunda yere yorganlar serip öğrettiği, beni Nazım'la, Nerduda'yla ilkokulda tanıştırdığı gibi.
İnternet yoktu o zaman. Nasıl biliyordu babam her şeyi bu kadar? Zaman ansiklopedi zamanıydı.
Asansör adabını öğrettiğinde 4 yaşımdaydım ben. Unutmadım hala.
"Asansörde, kapıya dönük durulur. Kimsenin gözüne bakılmaz asansörde rahatsız olmasınlar diye. Ağzın kokmamalı hiç. Güzel kokmalı insan her zaman" HASAN ENGİN GÜNÇE
Annemden çok öğreniyorum. Ödüm kopuyo ona bir şey olacak diye. Kocaman bir ev almak istiyorum ona. Bir de bir araba. Şöförlü. Gitsin her istediği pazara.
Pazara gitmeyi seviyor annem.
"Kızları üzme!" diye büyüttü beni. "Aman oğlum! Kızları üzme! Alma kimsenin ahını"
Babamdan çok sevenini de görmedim.
Babamdan çok sevenini de görmedim.
Oldu tabi üzdüklerim. Her sözünü dinlemez insan annesinin. "Çok bildiğini" sanır.
Üzdüğüm kızlar oldu. Ağlayanları oldu benim yüzümden. Benim için ağlayanları da oldu ama.
Ahını aldıklarım oldu. Duasını aldıklarım da olmuştur belki.
Çok kötü biri değilimdir. Çok kötü olduğum zamanlar oldu ama. Kötü olmadan yaşanmaz ki!
Oldu üzdüklerim. Üzdüğüm kızlar oldu.
Aldatmışımdır en fazla ama. Doğum günlerini unutmuşumdur. Mesajlarını görmemişimdir. Ya da görmüşümdür...
Yanlış hediye almışımdır mesela. Ya da hediye almamışımdır. Hangisi daha kötü?
Arabayla ezmedim ama hiç kız arkadaşımı. O istemeden onunla sevişmedim. Ne zaman sadece sarılmak yeterdi, anlamaya çalıştım. Zorlamadım hiç istemediği bir şeye. Konuşurken o, anlatırken, dinledim.
Seni önemserse anlatır kadın sana anlattığını.
Kafasına levyeyle vurmadım hiçbir kızın. Erkeğin de vurmadım. Bıçaklamadım. Yakmadım.
Bir kere tokat attım ama. Çok küçüktüm, çok aşıktım, çok aptaldım.
Küçüksen, aşıksan, aptal da oluyorsun. Gerçi büyüyünce de değişmiyor pek bir şey.
Aşk bir aptallık hali çoğu zaman. Hoş bir aptallık. Bile bile. Ya da hiç bilmeden. Aniden.
Aşk şapşallıktır diyelim biz.
Tokat attım bir kıza. Çok aşıkken üstelik!
1 kere! Sert de atmadım!
Ama attım işte! Özür diledim mi o an, yoksa sessizlik bir düzeltsin istedim o anı, hatırlamıyorum.
Aklıma geldikçe mutsuz olurum. Şimdi mesela...Aklıma geldi...
Mutsuzum.
Özür dilerim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder