Bir kelimeyle başlıyor benim kutsal kitabım her normal kitap gibi: Diyalog
Herkesin kutsal kitabı başka olabilir. Bu dünyanın sonu değil. Konuşabilsek keşke. Herkesle, her şeyi konuşabilsek.
Besmelem diyalog benim!
Herkesle her şeyi konuşabildiğim bir ülkede yaşıyorum ben.Tenha bu ülke. Tenha bir ülkede yaşıyorum. Ülke benim. Kocaman bir ülkeyim ben. Herkes kadar kocaman.
Sokaklarında çok az insana rastlıyorum ülkemin. Rastladıklarıma da başımla selam veriyorum. Gülümsüyorum onlara.
"Bir ülke kuracaksan, bir dinin olmalı önce" dedi bir arkadaşım. Din nedir ki? Allah kimdir mesela? Bir adı var mı? Görsek tanır mıyız? Belki her gün görüyoruzdur. Görüp geçtiklerimizdedir belki allah. Ne olduğu, kim olduğu, formu, yüzü, şekli...Önemli değil hiçbiri.
Dini insan benim ülkemin.
Konu seçmeden fanatik olmamak...her konuda anlayışlı olmak... gayretim bu. Tüm enerjimi bunlara veriyorum. Bir de spor yapıyorum. Yorucu. Yorulmadan olmaz.
Bu gayret de aynı kitaptan. Kutsal kitabımdan. Diyalogla başlayandan hani...Bir çeşit ibadet diyelim.
İyi niyetliyim, çabalıyorum. İnanıyorum.
Keşke biraz daha bilseydim kötü olmayı. Becerebilseydim dönüp gitmeyi. Bakmamayı, bakınca görmemeyi.
Biliyorum, kimse sandığı kadar iyi değildir. Kimse istediği kadar kötü de değildir.
Onu da öğrendim. Zor bir hayatım var. Kafamda böcekler. Göğüs kafesimde kelebekler.
Kelebekte olsa, kafesteler işte.
Şeytan da var içimde eminim ama pek karşılaşmıyorum. Şeytansız olur mu?
Görsem tanırım belki. Bilmiyorum, görüyorumdur belki. Mutlaka görüyorumdur. Bilmek güzel olurdu. Her şeyi bilmek güzel olurdu.
Sürprizleri özler miydim yine acaba o zaman?
Değişiyorum ben. Birkaç zaman önce başladım değişmeye. Bacaklarım, dizlerim, başım ağrıyor. Eklemlerim sancılı. Uykularım kaçıyor. Geceleri uyanıp sigara içmeler başladı birde. Sigarayı bıraktım oysa. Büyüyorum belki. Uzuyorum ileri doğru...Küçükken daha öfkeliydim. Daha çabuktum öfkeli, öfkesiz. Daha uzun öfkeli kalırdım. Kararlı olurdum. Küçükken dünya, hayat oyun hamuru gibi olur. Değiştirebileceğine, istediğin şekli verebileceğine inanırsın.
Öfkeli olma cesaretini buradan alıyordum belki. Belki her şey değişir diyorum hala. Öfke cesaret ister çünkü. Kolay kolay vazgeçemezsin öfkenden. Onu yarı yolda bırakamazsın. Öfke küstahlıktır biraz!
Öfke bir şuur kaybıdır. Ama bilincin açıktır. Çok açıktır hatta. Bazen de her yer, her şey, herkes karanlıkta kalır. Seni "gerçekten" alır öfke, uzağa götürür. Kendi gerçeğine...kendi uzağına...
Kandırır. Süper kahraman yapar. Pelerinin olur öfkeliyken. Uçarsın.
Öfke yorar adamı. Perde olur gözüne. Göstermez, göremezsin. Bazen de pırıl pırıl yapar baktığın her yeri.
Aklını azalttığı zamanlar olur. Bilincini sınar. Yalnızlaşırsın. O halini kimse görmesin diye belki. İnsanın türlü türlü hali var. İnsanlık hali diyorlar buna işte. Ama öfke iyidir de. Canlı kılar seni. Seni ağaçtan, bitkiden, taştan ayırır. Uyarır seni, tutundurur. Ne olduğunu hatırlarsın. Üşümezsin öfkeliyken. Karda çıplak gezersin. Buzda yüzersin. Beslenmek güzeldir öfkeden, bağımlı olmak kötü...
Yine ökeleniyorum. Hala kaybediyorum zaman zaman kendimi. Araba kullanmıyorum ama artık.
Siniri alınmış bir et olmadım henüz. Öfkelenmemeye başlarsam üzülürüm kendime. Acırım hatta. Ama süreler azaldı, kısaldı. Daha az kalıyorum öfkede. Öfkeli ben, öfkesiz benden çok uzağa gitmiyor artık.
Daha çabuk geri dönüyorum.
Yine "değiştirmeye" çabalıyorum. Değişemem artık...
Yorgunum sadece biraz.