Pazartesi, Aralık 28, 2009

İĞNE

Boş bakıyorum. Bomboş. Bir kör kadar görüyorum.
Görmeği özlemediğimi fark ettim.
Renkleri aramıyorum. Kara da bir renk, onu anlıyorum.
Kayık gibiyim. Dalgalı bir denizde, kayıp bir kayık. Benim denizim değil bu. Ben değilim dalga yapan. Sarsılan benim ama.
Çok şey gördüm. Şehirler gördüm. Koca bir şehri eskittim.
Berlin duvarını yıktım, Daha yüksek duvarlar ördüm. Dayı oldum önce. Amca oldum. Sevgili oldum kadınlarla. İngilizce öğrendim. Sonra öğrettim. Naim dünyayı kaldırdı. Annem ağladı Naim dünyayı kaldırırken.
Soğuk savaşı gördüm mesela. Savaşın soğuğu mu olur?
Bir sürü Tarkanlar gördüm.
Boğazı köprüsüz hiç görmedim ben. Köprüsüz haline yetişemedim boğazın.
Boğaz hiç donmadı bana ama ikinci köprü yapılırken oradaydım. İnsaatında oyunlar oynadık.
Üçüncü köprü yapılsın mı bilmiyorum. Yapılır herhalde.
Havada öldü astronotlar, Uzaya karıştılar. Her astonot uzayda mı ölmek ister acaba?
Sinemada ilk, E.T'yi izledim. Şimdi AVATAR'ı merak bile etmiyorum.
Ünsal'la izledim E.T'yi. Ünsal karşı komşumuzdu. Babası götürdü bizi sinemaya. Arabayla gittik. Murat 131. Mühim arabaydı o zaman Murat 131.
Bizim arabamız yoktu. Kiradaydık. Evin üç odası vardı ama ikisi bizimdi sadece. Biri bize 'yasaktı'. Kilitliydi. Biz 6 kişiydik. Ablamlar salonda yatıyordu. Hep erken kalkıyorlardı. Zorunda kalıyorlardı erken kalkmaya. Salonda hayat erkenden başlardı çünkü. Televizyon bir taneydi, o da salondaydı.
Erken kalkmayı hiç sevmiyorlardı. Kim sever ki erken kalkmayı?
Biz daha şanslıydık. Abim ve ben. Televizyonsuz bir odamız vardı bizim, Kutularla payaşıyorduk odamızı. Ranzada yatıyorduk. Ben üstte yatıyordum. Duvarlara posterler astığım yaştaydım. Rambo ve Rocky posterleri. Devrim o zamanlar çok 'abi' oldu bana. Kıskanırdım onu. Adını başka türlü severdim.
Sakindi Devrim. Sessizdi.
Azı dişi şeklinde sabunlarımız vardı. Kocaman azı dişleri! Sabun kokan azı dişleri. Elif dişçi oluyordu.
Hayat zordu.
O dişler önce ödev sonra hep sabundu. Elif evden kaçtı bir gün. Biz gece öğrendik. Çok aşıkmış. Döndü sonra. Yine geceydi döndüğünde. Hala çok aşıkmış.
Amcam geldi o gece. Çok sinirliydi. Sesi çok yüksekti. Her şeyi biliyor gibiydi. Hep öyleydi amcam. Elif'in gözleri mavidir. Masmavi. Burnu kemerlidir. Çok uzun değildir. Kısa deyince kızıyordu. Üzülüyordu bence biraz da. Değiştiremeyeceği şeyler için üzülür ya insan; öyle üzülüyordu sanki.
İnsan bir tarafıyla hep küs kalıyor galiba ne yaparsa yapsın, ne yaşarsa yaşasın. Elif, elif olarak minikti belki, Abla olarak kocamandı.
İdil vardı. Elif'in bir küçüğü.
Çok kavga ederdim ben İdil'le. Onun gözleri renkli değil. Ama İdil uzundur.
Bizim odamız niye ayrıydı bilmiyorum. yazı tura da atmadık.
Yazı tura şansım yoktur zaten benim. Kazanamazdık. Korkarım yazı turadan. Bazıları palyaçodan korkar. Samimi bulmuyorum onları. Onları ve korkularını samimi bulmuyorum.
Ne çok şey gördüm!
İlk 0,5 kalemleri gördüm mesela. Ablamlar getirmişti. Hırçın, matbaacı, her şeyi bilen amcamlarda kalıyorduk 4 kardeş. Emanettik.
Orası başka bir hikaye.
Benim ilk okuluma yakındık. İğneden kaçtım bir gün. Çocukken kaçmak daha kolaydı. Saklanmak kolaydı çocukken. Oyundu hatta saklanmak bazan.
En çok babamın arkasına kaçar saklanırdım. Bir de salondaki dolabın.

6 yorum:

  1. yunus sporla üreyenler grubundanmı çıkıyo anlamadım? ama bu yazdıklarını anlayabilecek kaç kişi var dünyada ben diyeyim az sende çok az sende zaten kendin anlamak için yazdın dimi? kişinin kafasında böcek olması hoş bi durum değil kendimden biliyorum...

    YanıtlaSil
  2. ben neden güldüm bu kadar bilemiyorum ama çok güldüm yazınaaa..ama yukarıdaki yorumu okuyunca da utandım gülmemden..ya da ciddi bişeyler var ben hüzünlenemiyorum..:)

    YanıtlaSil
  3. ve taraftar takdir-e şayan bulur vaziyeti, tribünler inler... desteğini esirgemez... kıraatkardır aynı zamanda... bayılır...

    YanıtlaSil
  4. Sen adam olamazsın dedi babayarım bana. Yer Zincirlikuyu Otobüs Durağı; köprünün hemen altı. Dev diye çağırırdı Baba'm o zamanlar oysa. Öyle de hissettirirdi. Baba'mın babasının bitirmesine izin vermediği liseyi bitirdim, ama kolayına kaçarak. Ekipbaşı oldum, Türkiye Birincisi oldum, aşık olduğum kızla evlendim, bir de kızımız oldu...O'na da aşık oldum. Baba'mla dargındım gittiğinde...döndüğünde öperim dedim elini, olmadı. Öyle ayrıldık, ayrıldığımızla kaldık. Pek düşünmüyorum O'nu artık, sadece öğrettiklerini yapıyorum. İleriye bakıyorum, geriye değil. Öyle yapıyorum ki, tekrar karşılaştığımızda anlatacak şeylerim çok olsun.

    Yükümüz ağır. Herkesin yükü ağır. Ölüm Grubu'nda olduğun kesin ama buradan çıkacağın da kesin. Oradan seni çekip çıkaracak elin kime ait olacağını ben bilemem ama çıkarken üzerine basacağın omuzlardan endişe etme hiç...çok sağlamdır onlar. Sen yukarı bak hep, hep yukarı, sadece yukarı...ama bir daha "Görünmez Adam" olma lütfen!

    YanıtlaSil
  5. tüm yazdıklarını okudum, en yoğun hissettiğim şu: seni tanımak isterdim! nasıl bir ruh hastasıymışsın sen böyle, bayıldım! :)

    YanıtlaSil
  6. İnsanlar bazen kendı hayatlarına ağlayamazken (ki buna bende dahil), başkalarının hayatlarına oturur ağlarlar. Bende bu yazıyı okuyup ağladım. Nasıl bir ironidir bu onu da anlayamadım...

    YanıtlaSil