Pazar, Temmuz 14, 2013

ISLAK İMZA

Uyanır uyanmaz aklımda onlar vardı. Hiçbirini görmedim. Şahsen yani. Yakından görmedim onları. Gazetelerde gördüm. Bazı gazetelerde. Zaten her gazete de göstermedi onları. O kadar çok şey var ki göstermedikleri; gösteremedikleri. O kadar çok insan var ki hala görmeyen; göremeyen. Her gazeteyi okumuyorum artık; okuyamıyorum. Zaten her gazete de okunmak için çıkmıyor. Cam bile silinmiyor o okuyamadığım gazetelerle.
Üst üste koymuşlardı hepsini. Kamyonlara yüklenmişlerdi. Tırlara. Onlarca kamyon, onlarca tır gerekmiş onları taşımak için. Çoklardı çünkü. Taşınmaları uzun sürdü. Ne oldu onlara bilemiyorum. Nereye taşındılar, ne yaptılar onlarla bilemiyorum. Çok çaresiz duruyorlardı kamyonların üzerinde hepsi.
Tırlar vardı birde.
Öylece duruyorlardı. Sessizce. Çaresiz. Hüzünlü bir halleri vardı. Üzgün gibi geldiler bana.
İnsan bazen tek bir damla yaş aksın ister , tek bir gözünden. Üzüntüsünü imzalamak ister gibi.
Islak bir imza. Islak ve üzgün.
Öyle bir imzaya çok ihtiyacım vardı onları ilk gördüğümde. Ve bu sabah. Bu sabah çok isterdim bir damla yaşım olsun. Dişlerimi sıkmakatan çenem ağrıyor bazı sabahlar. Uykumda sıkıyor olmalıyım çenemi. Uykumda ağlıyorumdur da belki. Çaresizlikten sıkar insan çenesini. Hırstan, öfkeden...Sonra çenesi ağrır benim gibi. Biraz da şakakları ağrır.
Büyümeleri ne çok zaman ister. Uzun sürer. Ne çok emek. Ne çok güneş, su, toprak...
Yok edilmeleri kısa sürmüş olmalı. Ne çok adam uğraştı onları yok etmek için. Ne çok emek verdiler bu katliama. Ne çok dozer, kepçe, balta...
1 tane ağacı yanlışlıkla kesersin. Belki 3 tanesini . Ya da 5.
250.000 ağaç yanlışlıkla kesilir mi? 250.000 hata bir anda yapılır mı?
Elini kolunu sallaya sallaya hem de. Niye sevmiyorsunuz onları bu kadar? Bu yeşile olan kin neden? Bu AVM, otel merakı nereden geliyor?
Ne yaptı o ağaçlar size? Hiçbir şey de yapamazlardı zaten aslında. Durmaktan başka! Öylece durmaktan başka. Öylece duruyorlardı. Yeşil yeşil.
"3. köprünün yeri yanlışmış" ne demek? Ne demek gerek bunu söyleyen birine?
"Şaka mı bu? Şaka mı yaptın? Alay mı ediyorsun yoksa yine? Ne şakacısın. Ne alaycısın. Ayıp olmuş. Ayıp etmişsin. Öyle şey olmaz. Köprü yanlış yere yapılmaz. İstanbul Bğazına yapılacak bir köprü, yanlış yere ya-pı-la-maz-! 250.000 ağaç yanlışlıkla kesilmez. Ke-si-le-mez! Durma öyle sen. Sen istifa et. Ağaçlardan da özür dile ama giderken..." denir mi mesela?
Çenem ağrıyor benim yine. Biraz da şakaklarım.

2 yorum:

  1. ne güzel yazmışsın.
    son zamanlarda olan her şey şaka gibi zaten.

    YanıtlaSil
  2. hey hey heeey bak blog arkadaşım bizim gibi bloggera geçmiş eski blog arkadaşım yeni gösterin için başarı diliyorum sevgiler ;)

    YanıtlaSil