Pazar, Ocak 17, 2010

MAÇ YAZISI

Durdurdum kendimi. Hemen yapmayayım dedim. Hemen yazmayayım dedim. Sleep it over ! Üzerinden vakit geçsin, uyku alır belki öfkemi dedim. Uyanır uyanmaz da yazmaya başlamadım. Bir vazo kahve içtim. Köpeği gezdirdim. Temiz oksijen aldım. Kan şekerim yerine gelsin diye muz yedim bir tane. Artık başlayabilirsin Yunus dedim, başladım...
Dün akşam yine seyrettim Beşiktaş'ın maçını. Bunu niye yapıyorum hala bilmiyorum. İnadına izliyorum galiba. Ben bu Beşiktaş'ı bu haldeyken, yıllardır izliyorsam, baya bir Beşiktaş'lıyım demek ki. Halbuki yapacak çok daha güzel şeyler bulabilirdim. Bulaşık makinesini boşaltıp, doldurabilirdim, kitabımı okuyabilirdim, ütü yapabilirdim, hatta öylece, amaçsızca yatabilirdim. Hayır, ben maçı izledim! Kaşındım! Beşiktaşlıyım ya! Her maçtan önce sahada bir ruh görme umudum oluyor. Çocuk gibi kanıyorum Beşiktaş'a her maç! Ama her maç , sahada ruh yerine hayaletler görüyorum! İbrahim Kaş diye biri , bir şey var takımda mesela. Kim o? Ne iş yapar? 'KAŞ' plakalı bir porsche'si var onu biliyorum. Birde solaryuma düşkün belli. Ne kadar yoksun sopor ahlakından. Ne kadar dümdüz. Ne kadar tahmin edilebilir bir stili var. Ne kadar sıradan! Topla kavga eden futbolcu sevmiyorum hiç. Hele haddini de bilmiyorsa, daha da sevmiyorum. Çok net belirtmek zorundayım ki İbrahim Kaş arkadaşımız, değil Beşiktaş'ta, Turkcell Süper Lig'de hiç bir takımda oynayamaz , oynayamamalı! Yazık! En çok da bu ve benzeri arkadaşların toplumda 'Beşiktaşlı oyuncu' şeklinde anılmasına bozuluyorum . Zira hiç hak etmiyorlar!
Beşiktaş'ı izlerken, uzun bir zamandır, galiba Gordon MİLNE zamanı sona erdiğinden beri, futbolun bir takım oyunu olduğundan şüphe ediyorum. Daha çok tenis maçı izliyor gibiyim. Hem de tekler! Herkes başka bir şey oynuyor sanki. Bana göre Beşiktaş'ın başına gelen en kötü şey; başkandan sonra tabi, geçen sezonki şampiyonluk oldu. Çünkü gözden kaçan çok önemli birşey var bana göre Beşiktaş'ın şampiyonluğunda: Geçen sene Beşiktaş şampiyon olmadı. Sivasspor şampiyon olamadığı için, ve lige bir şampiyon gerektiği için, mecburen şampiyonlaştırıldı. Ben büyük Türk düşünürü, bilge insan Levent ERDOĞAN gibi hadiseyi ilahi güçlere bağlamıyorum ama yine de şans Beşiktaş'tan yanaydı fene halde. Ligin en iyi takımı değildi Beşiktaş ! Sivasspordan şanslıydı okadar. Sivasspor son 6 maçın , 3'ünü kaybetmeseydi durum çok farklı olacaktı.Bülent Uygun şair olmayacaktı belki de!
Özellikle Mustafa Denizli döneminde kafam ve vizyonum daha da bulanıklaştı. Deneysel futbol diyerek açıklayabileceğim bir futbol oynamaya başladı takım. Her maç yeni kadro. Bunun adı rotasyon değil, kaos olur ancak! Bu bir strateji değil, kafa karışıklığıdır sadece! Musatafa Hoca gerçekten çok iyi niyetli bir insana benziyor . Son derece kibar, kaliteli ve saygın bir figür. Ancak futbol artık daha bir başka oynanıyor. Futbolda inatlaşmaya hiç yer yok . Zaman yok çünkü inat etmek için. Takımın hala bir nüvesi yok. Omurgası belli değil. İstikrar olmazsa, motivasyon da olmaz. Takımda müthiş bir genişlik, umursamazlık hakim. Ernst bile 'ulan , ben salakmıyım , bir benim mücadelemle olmaz ki!' diye isyan ediyor son 7-8 maçtır. Zordur Alman mekaniğini bozmak ama Beşiktaş bunu da başardı. Bobo o kadar kuvvetsiz ki, her yerden topa vurmak zorunda hissediyor kendini çünkü alıp gidecek hali yok! Serdar Özkan'a daha nekadar şans verilebilir? Serdar'ın her pozisyonda hakeme el kol yapmasına da tahammül etmek çok zor! Ayrıca o da bitik! Tükenmiş! Ekrem dağ iyi niyetli, çalışkan, okadar. E okadarla da olmuyor işte. Tabata nerde? Tabata olsa neolur o da ayrı konu tabi! Nihat Kahveci'yide aldığı süper kontrat için kutluyorum . Güle güle harcasın. Eminim zaten öyle yapıyordur. Gülüyordur!Unutmadan ekleyeyim: Top sanki TABATA'nın ayağına büyük geliyormuş gibi geliyor bana. Yani fiziksel olarak ! Futbolcu arkadaşlara genel olarak seslenmek icab ederse: Beyler , halı sahada oynamıyorsunuz! Sizin işiniz bu! İş ahlakınız nerde? Paranızı mı alamıyosunuz ? Çıkmayın idmanlara, maçlara! Sonuna kadar yanınızda oluruz. Söz! Ama idmana, maça çıkıyorsanız yapın işinizi. Saklanmayın. Kaçmayın sorumluluklardan! Bu Beşiktaş analizimi klişelerle donatmak istemediğim için topluyorum: Bu Beşiktaş , bu haliyle , ancak çok iyi bir halı saha takımı olur! Bu Beşiktaş çağın çok gerisinde bir top oynuyor! Bu Beşiktaş futbol bile oynamıyor! Topdepiyor diyelim! 'Çok iyi mücadele ettik' cümlesi tüylermi diken diken ediyor artık. Burası Beşiktaş, bir zahmet mücadele de ediverin! Bu Beşiktaş kuvvetsiz! İnançsız! Umutsuz!

Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi takımını ve özellikle ABDULLAH AVCI'YI kutlamak isterim. Büyük iş yapıyorsun Abdullah Hoca! Sana genç diyen, sana hala çok güvenemeyenlere de 47 yaşında olduğunu anlatmamız lazım. Enerjine, vizyonuna, birikimine çok saygım var. Kitap okuyorsun belli. Dünya'yı takip ediyorsun, kendine çok güveniyorsun ama asla yetinmiyorsun bu daha da belli! Bir de o dar kotları giymesen! Milli takım konusunuda takma kafana. Biz yabancılara hayranız ve daha da kötüsü, bunu itiraf edemeyecek kadar da iki yüzlüyüz! Belki bir gün İngiltere Milli Takımı'nı çalıştırırsın:) Sen beni anladın! Ben de seni anlıyorum! Kolay gelsin sana !

1 yorum:

  1. Daha önce bir çok projede takip ederdim sizi ama Beşiktaşlı olduğunuzu bilmiyordum.Twitterda da takip etmeye başladım ve Beşiktaş ile ilgili düşüncülerinizi görünce gerçekten Beşiktaşlı olduğunuzu anladım(aynı zamanda da sevindim).Bu yazı geçen sene için yazılmış ve M.Denizli zamanında yazılan bir çok olumsuz yazıya katıldığım gibi buna da katılıyorum.Gerçekten Beşiktaş M.Denizli zamanında futbol oynamıyordu daha doğrusu Denizli tarafından oynatılmıyordu.
    Şuanki zamana gelince Beşiktaş Schuster ve yeni transferlerimizle çok iyi yolda olduğunu düşünüyorum.Herşey güzel olacak diyerek yorumumu noktalıyorum.

    YanıtlaSil