Salı, Temmuz 29, 2014

GERÇEK İYİ

İyilik yapmak, kan vermeye, organ bağışlamaya benzer. Verdiğin kanın, bağışladığın organın kime gideceğini hesaplayarak kan veremezsin, organ bağışlayamazsın. Senin değildir artık o kan, o organ.
Belki bir hırsıza vermişsindir kanını. Belki bir tecavüzcü kabul eder bağışını. Sen bunlarla ilgilenemezsin. Sen bunlarla ilgilenmemelisin. Sana düşen; kanını vemektir. Senin yapacağın şey en fazla organlarını bağışlamaktır. Gerisine karışamazsın. Gerisine karışmamalısın. 
Karşılığında huzur alırsın azıcık. Vicdanın rahatlar biraz. 
Kim bilir; belki sen de kötüsündür. Kimin kan vereceğine, kimin organlarını bağışlayacağına karışabilir misin? Kimi zaman en büyük bencilliktir kan vermek, organ bağışlamak. Tam tersi gibi algılansa da. Tam aksi söylense de.
Kendi vicdanını kendi kanınla temizlersin. Bağış sana gider aslında. 
İyilik yapan biriysen, iyi biriysen; iyi olmak dışında yapabileceğin bir şey yoktur. Hesap kitap yapamaz gerçek iyiler. Matematikleri kalpleri kadar iyi değildir. Zamanlarını iyiliğe ayırırlar.
Ticareti olmaz iyiliğin. Rant olur o. Menfate olur. İyiliğin en çirkin halleridir bunlar. Tüccar olamaz gerçekten iyi olanlar. 
Senin muhattabın "iyiliğin" kendisidir, gerçek iyi olmak istersen. İyiliği kimin için yaptığını, yaptığın iyiliğin gittiği yeri umursamazsın. İyiliğin gittiği kişi onunla ne yapar, onu nasıl kullanır buna aldırış etmezsin gerçek iyi olmak istersen eğer. İyilikten bir karşılık beklemezsin. 
Tek taraflıdır çoğu zaman ilişkiniz. 
İyilik sana döner mi, dönmez mi, umursamazsın. Camda beklemezsin. Kulağın telefonda, gözün televizyonda olmaz iyilikten sonra. Belki bir yorgunluk olur ama. İyilik yorar insanı. Omuzlarına hafiten bir yük biner. Huzurdur yükün adı. Sonra hemen alışırsın o yüke. Yük hafifler zamanla sen iyi oldukça. Daha çok yük biner omuzlarına, sen hafiflersin. Yüke alışır; bağlanırsın. 
İyilik kanına bir girdimi...
Koşarsın omuzunda, sırtında yüklerle. Dağ tepe tırmanırsın.
Aslında sen bir şey de "yapmazsın". Sen "iyilik yapmazsın" aslında. Gerçek iyilik "yapılmaz". Kendi kendine olur "iyilik". Olduktan sonra da seni hiç ilgilendirmez. Senle bağını koparır. Sadece vücudunu, aklını, kalbini kullanmıştır "olurken". Sen kuluçkadasındır. Zamanı gelir; seni terk eder, gider. Sesini çıkarmazsın. 
Koşarsın. 
Aklın arkada kalmaz koşarken eğer "gerçek iyisen". Sadece koşarsın. Aklın arkada kalırsa yavaşlarsın. Yavaşlarsan; sana gelmez artık "iyi". Seni kullanmaz artık. 
Yavaşlarsın. 
"Herkes" olursun. Herkes gibi yavaşlarsın. En son ne zaman arkasına bakmadan koşan birini gördün?
Denersin sen de "gerçek iyi" olmayı. Herkes dener. Herkes başardığını, "gerçek iyi" olduğunu sanır. Hızına kimse bakmaz. Sorsan; hepimiz peygamberiz.
Ben de denedim. Deniyorum. Ama olamıyorum. Bazen yaklaşıyorum. Koşar gibi oluyorum.
Sonra "arkama bakıyorum".
Önüme döndüğümde; "Herkes" oluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder